İnsan Ne Zaman Yaşlanır? | İnsan Olmak - Engin Geçtan - Siyah Ekran | Dergi

İnsan Ne Zaman Yaşlanır? | İnsan Olmak - Engin Geçtan



İnsan gençken zamanı, kaç yılı geride bıraktığını düşünerek değerlendirir. Kaç yılı kaldığını düşünmeye başladığı andan itibaren de orta yaşa girmiş olur.


 Engin Geçtan, "İnsan Olmak" kitabında yaşlanma belirtisi olarak saçın sakalın ağarmasından, alnın kırışmasından ziyade fikirdeki değişime odaklanır. Fikirdeki bu değişim, bütün fiziki belirtilerden daha önemlidir. Çünkü fikirdeki bu değişim, kabullenişi simgeler. Oysa fiziki belirtiler karşısında insan, inanmak istemediği yaşlanma belirtilerini gizleyerek kendisini, hayatın gerçeklerinden uzaklaştırabilir. 

 Yazma işine "Yazmaya Nasıl Başladığımın Biliçli Tarihçesi" ismiyle yayımladığım yazımda olduğu gibi lise yıllarının ilk aylarında başladım. Lise  yıllarımdan bugünlere, bereket versin birçok defterim oldu. Ortak konu bütünlüğüne sahip olmayan, çeşitli konular hakkında yazılmış bu defterlerimi incelerken bilinçsizce oluşturulmuş ortak bir başlığımın olduğunu fark ettim. Başlıklar birebir aynı kelimelerden oluşmasalar da müşterek bir duyguya ev sahipliği yapıyorlar. Neredeyse her "Eylül" ayında "Zamanın bu kadar hızlı akıyor oluşu beni çok korkutuyor." girizgahına sahip bir yazı yazmış olduğumu gördüm.


Zamanın Bu Kadar Hızlı Akıyor Oluşu Beni Çok Korkutuyor.




 Eylül aylarında müşterek bu girizgaha sahip fikirlerimin üremesi, bu ay içerisinde doğmuş olmamla ilgilidir. Nasıl ki aylardan "Ocak" yıllardan "Sıfır" insanlık adına milat kabul edilmişse benim de milatım "Eylül"dür. Milatımın her seneidevriyesinde bir kademe daha yol aldığımı görmek ve bu yolun hızına tanıklık etmek... İşte, benim korkumun başlıca sebebi: Hız.   

 Yıllar öncesine ait tarihler, seneler evvelinde hissedilmiş duygular, şimdi komik bulduğum korkular... Bütün bunları, üzerinden uzun zaman geçmişken biraz yaşlanmış biraz yorulmuşken okuyor olmak, bana hayatın ne demeye geldiğini hissettiriyor olsa da halihazırda tam olarak anlatamıyor.


İnsan bir zaman tüketicisidir. Üstelik bize ayrılan bu zaman oldukça sınırlıdır da. Ama yine de çoğumuz yapmak istediklerimizi sonsuza dek zamanımız varmışçasına erteleriz."


Dünyaya Seyredelim Diye mi Gönderildik? 





Dünyada iki tür insan vardır: yaşayanlar ve yaşayanları seyredip eleştirenler. Seyretmek ölümü, katılmak ise yaşamı simgeler.


Bütün bu alıntıları aklıma mıh gibi kazımaya çalışsam da maalesef unutuyorum. Unutuyor olmak ile de seyreden konumuna düşüyorum. Zaman, gerçekten bu kadar kıymetli ise ve geri getirmenin imkansızlığı da ortadaysa bizim bunca hayatı kaçırıyor oluşumuzun sebebi nedir? Elbette ki kafamızın içindeki diğer dünya. 


... insanın kendi içinde ürettiği kargaşa dış dünyadaki gerçek tehlikelerden çok daha ürkütücüdür. 


 Karışık Düşünceleri Düzene Sokmak Niyetiyle Karmakarışık Bir Son


 Hatırlayabildiğim hayatımın ilk dokuz senesi polis lojmanında geçti. Bu yıllar içerisinde ablamın birçok doğum günü kutlaması oldu. O doğum günlerini fotoğraflar üzerinden hatırlıyorum. Bu fotoğrafların neredeyse hepsinde ağzımı bir karış açıp ağlıyorum. Neden ağlıyorum inanın bilmiyorum, ama şu an bulunduğum yerden burnu sümüklü o çocuğa bakınca onun pastayı üflemek, hediyeler almak gibi bir derdi olduğunu düşünüyorum. Elbette, gözleri nemli o çocuğun da doğum günü kutlamaları oldu ama onun durumu, birazcık farklıydı...



 Kardeşim iki, annem altı, ben ise "Eylül" ayının sekizinde dünyaya gelmişiz. Tarihlerin bu kadar yakın olması büyük bir raslantı olsa da babam, bu durumu aile ekonomisinin lehine olarak en iyi şekilde yönetmeyi başarabilmiştir. Üç kişiye ayrı ayrı pasta almaktansa bir pasta alınıyor ve bu pasta, en küçük kardeşin doğum gününde kesilip mumlara üçer kez üfleniyor. "İyi ki doğdun" şarkısı üç kere söyleniyor ve her söyleniş sonrası pastayı üfleyen yer değiştiriyor... Aile arasında gerçekleşen bu durumu, her zaman büyük kutlamalardan daha çok sevmişimdir. Yine de ablamın balovari doğum günlerinde kesilen büyük bir pastanın, saçları yana taranmış oğlanlar ve tokası başında davetli kızların, en heyecanlısı da hediyelerin olması benim ağlamaklı fotoğraflarımın ,"neden ağlıyor bu çocuk?" sorusuna cevap niteliğinde bir yanıt oluşturabilir. Üçer kez üflenen pasta, beni bu yaşıma kadar daha mutlu etmişse de ağlıyor olmamı yine de buna bağlıyorum. Belki de bu sebepten doğum günlerine çok önem veremiyorum. Eskiden beri," İnsan ölüme gidişini kutlar mı?" felsefesi de buradan kaynaklı olabilir 

Söze, Engin Geçtan ile başlamıştık. Engin Geçtan ile de bitirelim:


İçinde yaşadığımız dünyanın zor bir alan olduğundan yakınarak zamanı tüketmek yerine, onu ve gerçekleri kabul ederek savaşmak zorundayız.




Yorum Gönder

24 Yorumlar

  1. Tam aksinin düşünenlerdenim:) Zamanın hızlı akması güzel ve keyifli günler yaşadığınızı gösterir. Zaman acı çeken için ağır geçer. Yaşama gereğinden fazla anlam yükleyenler daha çok hayal kırıklığına düşer. Hayatın özellikle başkalarının işine yarayacak şekilde geçirilmesi ya da geçici zevklerin varoluş nedeni sayılması bence büyük yanılgı. Doğum ne kadar doğalsa ölüm de aynı derecede doğaldır. Bu sebeple panik yapmaya gerek yok:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kaystros Tyrha,

      Doğumun doğallığa ve güzelliğine hayran kalıp ölümün doğallığına, başımıza gelince inanamıyoruz. Güzel yerden bakmışsınız, yine de hayat iyi veya kötü olsun çok hızlı akıyor düşüncesindeyim. Elbette zor zamanlarda saat durur, fikrine de katılıyorum.

      Sil
  2. Çok güzel bir içerik olmuş. Zamana ayak uyduramıyoruz. Her şey o kadar hızlı akıyor ki. Günümüz dünyasında daha bir yarış içinde buluyor insan kendini ve durum rahatsız edici. Sanki hayatın kontrolü kendi elimizde değil gibi. Ya tamamen kendi kabuğuna çekilip yaşayacaksın ya da dayatmalara ayak uydurmak zorunda kalacaksın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duygu Emanet,

      İyi veya kötü, zamanı durduramıyor olmak. 100 sene evvelince yaşayıp toprağa giren milyon insandan hiçbir farkımız yok. Bütün bunları "tuhaf" olarak görüyorum.

      Sil
  3. Merhabalar.
    insanoğlu yaşamında ilk darbeyi aldığı andan itibaren yaşlanır.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Recep Altun,

      Herkesin "yaşlanma" olgusuna bakışı farklı olsa da söylediklerinizi tastamam anladım, teşekkürler Altun Bey.

      Sil
  4. Yes, time is flying. I'm amazed I made it this far. I'm not the smartest tool in the shed..as they say. It's funny what worried me even at six. Sometimes, I think..hmm..was I wiser than I thought? hahhahaha..maybe that's why I kissed that boy when I did. For the most part, I feel I can see the change in others and not myself. There are a lot of values I have stayed true too. Although, I would say at 10 I was much more noblier than I am now.

    Thanks so much for your commentary. Thanks for comments on my blog as well. All the best to your wonderful creative mind and the notebooks I hope you still write in.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ellie,

      Hello, I was a vague starter from speaking different languages. You still have incredible. Maybe he did translation work.
      I cannot write long in my notebook, but I did not give up writing. I hope it is more comprehensive.

      Sil
  5. umudu hayali olmayan kişi gençken yaşlanır yaaa :) insan olmak ı okumuştum, hıhım iyi kitap idi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deeptone,

      Başlık birçok fikire açık, söylenen çoğu söz doğru kabul edilebilir. Teşekkürler burada olduğunuz için.

      Sil
  6. As you age things change. What you might have considered important turns out maybe it wasn't. Time passes fast and I think you just have to adapt. Thanks for your visit and have a wonderful day.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bill Burke,

      What we care about becomes insignificant over time, I agree with you.

      Sil
  7. Sonda ki "İnsan ölüme gidişini kutlar mı?" cümlesi anlık da olsa çok etkileyici:) Ama sonrasında insanı kendine getiriyor ve zaten hepimiz bir gün, bir şekilde öleceğiz ve yaptığımız her şey bizi oraya biraz daha yaklaştırıyor, o zaman tadını çıkartalım her anın fikrini oluşturuyor bende:) Geçmiş doğum gününüz kutlu olsun:)

    YanıtlaSil
  8. I need translation to do a comment on your blog!
    xoxo

    marisasclosetblog.com

    YanıtlaSil
  9. Very interesting, have a good day

    YanıtlaSil
  10. Such an interesting post.

    YanıtlaSil
  11. En azından küçük kardeşe her sefer ayrı pasta alınaymış, belki ağlamazdı:))
    Doğum günü kutlamayı sevmeyenlerdenim. Hatta özel günlerin/anne olduğum gün hariç/ hiç birini önemsemem.
    Ne zaman yaşlanırız konusu göreceli gibi;kimi 30 unda yaşlı hisseder kimi 70 i geçer gençlerle yarışır. Beden olarak bakarsak bambaşka tabii ki.O yönden doğar doğmaz geçen her gün yaşlanıyoruzdur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mehtap,

      Anne olduğum gün hariç, demişsiniz. Düşünmesi dahi farklı ve güzel. Düşündüğümden daha güzel bir his olmalı.

      Sil
  12. Emeğinize sağlık güzel bir yazı olmuş👏

    YanıtlaSil
  13. Engin Gençtan'ı severim ama yalnızca 1 kitabını okudum, devam etmeliyim:) Güzel yazı elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gül Akça,

      Diğer kitaplarında Geçtan, daha bilimsel bir dil kullanıyor. "İnsan Olmak" üslubuna yakın olan diğer kitaplarına bakmak benim için daha sevindirici olmuştu.

      Sil

Ne düşünüyorsunuz?