İnsan Ne Zaman Büyür? - Siyah Ekran | Dergi

İnsan Ne Zaman Büyür?



 İnsan hayatının belirli kritik dönemleri vardır. Bu dönemlere, "dönüm noktası" adı da verilebilir. Bu dönüm noktası adını verdiğimiz durakta insan, geçmiş hayatına bakar ve artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı sanısıyla düşünür. "İnsan Ne Zaman Büyür" sorusu da hayatımızın durak noktalarından birini oluşturur.

 Büyüdüğümü hissettiğim zamanlarda bu soru, her zaman karşıma dikilmiş ve benden bir cevap beklemiştir. Bu yüzden bu sorunun bende birden fazla cevabı vardır...


İnsan Ne Zaman Büyür

- Bölüm 1 -




 Önümde iki seçenek vardı. Liseyi ya yaşadığım şehirde okuyacaktım ya da yatılı olarak bir başka şehre gidecektim. Yatılı okulun avantajı, o diyarın memleketim olmasıyla alakalıydı... Bu iki seçenekten birincisini seçmiştim ki benimle konuşmak isteyen akrabalarım, birden çoğalıverdi. Abilerimden biri:

"Gülüm! buraya gelirsen liseyi beraberce okuruz, hem sana sataşan, dalaşan olursa hemen toplanıveriz gülüüüm" diyordu.

  Fikrimi çelmeye çalışan bir başka akrabam, memlekette okumanın faydalarından ve dahi ileride öğretmen çıkabilme ihtimalimin kuvvetli oluşundan söz ediyordu. Bu vaatlerden vaatler içinde ayrı bir yeri olan anneannemin söyledikleriydi:


Oğluşum! Şimdi Almanya'dayım amma gışın oraya gelince sana sümüt alırım, cipiş alırım. Sürekli gelisin bize. Olu mu?

 

 Bütün vaatleri sırtıma alıp lise tercihimi, yatılı olarak yapmaya psikolojik olarak mecbur bırakıldım. Yatılı okumanın güzelliklerini gördükten sonra hayatımın ileri dönemlerinde, bu psikolojik mecburiyetimi, her zaman sevgiyle anacaktım...



  Zaman zamana eklendi ve yaşımın 15'e vardığı yoğun karlı bir güne eriştim. Artık evimden uzakta ama memleketimde yatılı olarak okuyordum. Her şey olması gerektiği gibi ilerliyordu. Hayatın hep böyle devam edeceği sanısıyla günlerim, diğer günlerime ekleniyordu. Kar, neredeyse boyumu aşıyordu. Hayatımda ilk kez böylesine kuvvetli bir kar birikintisi ile karşılaşmıştım. Okuldan yurda dönüyordum ki bana vaatler veren abilerimden biri kolumdan tuttu.





Gülüüm! Gel, bugün bizim eve gidelim. Aşağıda seni bekliyorum, haydi!

 

 Eşyalarımı hızlıca toparlayıp abimin isteği üzerine evlerine doğru beraberce yürüdük. Eve varınca kardeşimin de orada olduğunu gördüm, şaşırmıştım ve kendisine sordum.


Aaa, kardeşim! Ne zaman geldiniz? Niye geldiniz?

 

Kardeşim, hoplayıp zıplıyordu.


Tihihi, bilmiyor musun? Anneannem öldü ya, onun için geldik.




  Kardeşim hiçbir şeyden habersiz, memlekete gelmenin sevinciyle gülüyor ve oynamaya devam ediyordu. Söylediklerini duyunca sessizleştim. Koltuğun bir köşesine oturup hareketsiz, düşünmeye başladım. Ama idrak edemiyordum. Rüyada mıydım? Anneannem bana söz vermişti, geleceğim demişti. Doğrusu, sözünde durmuştu ama ben, böyle geleceğini hiç beklemiyordum.




 Artık günlerim annemin ağıtlarıyla geçiyordu. Eski bir binanın tahta, yeşil penceresinden mütemadiyen dışarıyı izliyordum. Hayat devam ediyordu, zaman zaman kaldığım yurda da gidiyordum. Benimle beraber yurda gelen anneme, "Artık okumak istemiyorum, beni bu okuldan alın!" diyordum. Okulda hiç konuşmuyordum. Zor da olsa en karanlık gecelerim dahi aydınlanıyordu. 1 hafta hızlıca geçmişti ve ben, yeniden kürkçü dükkanına daha da yalnızlaşmış bir şekilde bırakılmıştım.




Yapayalnız hissediyordum. Evli evine köylü köyüne dağılmıştı. Günde on kez tuvalete gidiyor, musluğu sonuna kadar açıyor ve kapalı plastik kapılar ardında sessizce ağlıyordum. Lavabodan çıkar çıkmaz yüzümü yıkıyor, top oynamaya koşuyordum. Çünkü üzüldüğümü kimse bilmesin istiyordum, başaramıyor ve hiç konuşmuyordum. Arkadaşlarımın kahkahalarla gülmesi beni daha da derine çekiyordu. Hiç düşünmezler mi deyip ölümün yalnızca bize uğradığını sanıyordum. Birden beynimdeki kablolardan biri kısa devre yapmışcasına irkildim, gözlerimi kısıp kendi kendime şöyle dedim:


Anneanne, olmadı bu. Bana sözler verip güzel şeyler vadetmiştin. Hani şimdi, neredesin?


Bu düşünceler eşliğinde okuldan yurda döndüğüm günün birinde anneanneme hesap sormak adına mezarlığın yolunu tuttum. Karlar hala boyumu aşıyordu, botlarımın kar üzerindeki hışırtısıyla kararlı bir şekilde ilerliyordum. Mezarlığa çok az bir yol kalmıştı ki küçücük bir köpek, havlamaya başladı. Küçük de olsa korkmuştum ama yolumdan dönecek değildim. İlerliyordum, birden küçük köpeğin abisi de havlamaya başladı. Bu havlamayla korkum, biraz daha büyümüştü. Yerden topladığım kar birikintisini elime alıp sıkı bir top yaptım, eğer köpeklerden biri bana saldıracak olursa elimdeki bu silahı mecburen kullanacaktım. İşin tuhafı  yürüdükçe köpeklerin cüsseleri ve korkunçluğu da artıyordu. Önüme bir başka köpek daha çıkmıştı bu köpek, gördüğüm diğer köpeklerden bir hayli büyük ve korkunçtu. Karlı bir ikindi vakti, aksilik bu ya etrafımda da kimse yoktu. Korkuyla elimdeki kar birikintisini iyice sıkıp köpeğe bağırmaya hatta hırlamaya başladım. Aklım yerimde değildi, tam o esnada köpeklerin sahibi çıkageldi.




Hoşt! Aman oğlum, dur korkma. Ne yapıyorsun akşamın bu vaktinde burada?

 

  "Anneannemin mezarına geldim." dedim titreyerek. 

 Köpeklerin sahibi, beni mezara kadar götürmeyi teklif etti. Beraberce mezara doğru ilerledik. Beni getiren kişi, mezarın kapısı önünde bekleyeceğini söyledi. Merdivenleri çıkıp mezarın başına gelince aniden ağlama başladım.


Anneanne! Ühüüğ, ço-ço-çok korktum. Kö-kö-köpekler bana sa-sa-saldırdı.

 



Kekeleyerek ve nefes düzenimi kontrol edemeyerek anlatıyordum. Mezara geliş sebebimi çoktan unutmuştum. İçimdeki korku kaybolunca burnumu çekmeye başlamış ve mezara neden geldiğimi hatırlamıştım.


Anneanne, neden öldün? Neden sözünde duramadın? 


İlk kez, karlı bir ikindi vakti o mezar başında büyümüştüm. Ölümün bize de uğrayabileceğini ilk kez, o an idrak edebilmek, beni büyütmüştü. Elbette zaman hızla geçince yeniden çocuklaşacaktım. Unutmak, yaşamamaktır. Unutacaktım...

Devam Edecek...





Başka Ne Okumalıyım?



  







Yorum Gönder

31 Yorumlar

  1. İnsan bazı şeyler yaşadıkça kendini geliştirir. Çünkü dünyayı kendi hayalimizdeki dünya sanarız. Devamını dört gözle bekliyorum o zaman...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İrem Can,

      Zihin dünyamız gerçek dünyamızla çoğu zaman yarışıyor. Teşekkür ediyorum. Eksik Olmayın. "8 dakika" reklamlarınız da her yerde karşımda. Belki bu sizin için sevindiricidir, söylemek istedim. :)

      Sil
    2. Çok mutlu oldum. Teşekkürler... 😂😄

      Sil
  2. Bir çırpıda okudum. Düşündürücü ve anlamlı. İnsanı büyüten tecrübeleri galiba. Ne zaman farklı pencereden bakmaya başlıyoruz, bir şeylerin farkına varıyoruz o zaman değişiriz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duygu Emanet,

      En tuhafı da birçok deneyimsel gün geçirmiş olan biri, bütün yaşantısını unutup her şeye yeniden başlayıp çocuk kalabiliyor.

      Sil
  3. Büyümek zor. Özellikle böyle acı bir olayla yüzleşerek büyümek daha da zor olmalı. :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okurix,

      Hayat herkes için biriciktir sayın okur.

      Sil
  4. Bugün sırayla yine tevâfuklar silsilesi okudum gözyaşları içinde. Allah rahmet eylesin inşaallah 🤲 Evet belki de insan yakınlarını kaybedince büyüyor biraz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gülten Çapkın,

      Şubat ayı içerisinde yazmıştım. Aslında biliyor musunuz, hiç aklımda yoktu ama neden bilmem her şubat buna benzer yazılar yazarım anneanem üzerine.

      Sil
  5. Erken yaşta karşılaşılan ölümler hep en ağır yaraları ve üzüntüleri bırakıyor ama diğer taraftan da olgunlaşmaya, büyümeye hoş olmayan bir şekilde vesile oluyor sanırım... Devamını büyük merakla bekliyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. SzgnBsl,

      Ölümün hep uzak olduğunu düşünürdüm, bize de uğrayacağını nasıl bilebilirdim.
      Teşekkür ediyorum.

      Sil
  6. Yakın zamanda birini kaybetmiş biri olarak yazının sonlarına doğru gözlerim dolu dolu okudum... Ölüm her kapıya maalesef uğruyor bu çok acı...Mekanları cennet olsun... Yazının devamını bekliyoruz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dode,

      Size de baş sağlığı diliyorum. Etrafta duyduğumuz ölüm haberleri içimizi dahi sızlatmaz iken bize uğrayan bu gerçek içimizi buruyor ve bizler, yalnız o zaman diğerlerini anlayabiliyoruz.

      Sil
  7. Bu kadar küçük yaşta evden ayrılmak ne büyük cesaret aslında. Eskiden insanlar çok daha önce olgunlaşıyormuş, nedeni de bu galiba. Ben kendimi hala çok küçük hissediyorum. Anneannem öldüğünde orta okula gidiyorum ben de. Çok küçük olmamama rağmen hiç gerçek gelmemişti olay bana. Hala da inanamıyorum açıkçası.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynadaki Yansıman,

      O zamanlar evden ayrılmayı hiç istemiyordum çünkü dışarısı ne olacağı belli olmayan bir yer idi benim için ama emin olun insan her şeye alışıyor. Bu alışkanlıkla ben de hala kendimi çocuğumsu hissediyorum. Yine de bazı durumlar kaçınılmazdır ki sizin de o an büyümeniz kaçınılmazlaşıyor.

      Sil
  8. Anne babadan ayrı düşen çocuklar daha çabuk büyümek zorunda kalıyorlar ne yazık ki. Bu masum hikayenin devamını da bekliyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıldız,

      Çocuk iken büyümek büyük iken de küçülmek arzusu taşıyoruz. Garip bir paradoks. Teşekkür ediyorum. Büyüdüğümü hissettiğim bir başka zamanı da en kısa zamanda yazma niyetindeyim.

      Sil
  9. Kendisi gelememiş fakat anneannenin oraya çağırmasının bir sebebi vardır belki. Yollar, seçimler, sonuçlar... Düşündürücü. Devamını merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Klio'nun Şarkısı,

      Biliyor musunuz, ilk kez bu açıdan bakıyorum. Beni oraya çağırmasının mutlak bir sebebi olmalı, tabi ya... Sabit hikayeme yeni bir aralık açtınız.

      Sil
  10. Kaçınılmaz olanı fark edince ve kaçınılmaz olanı kabullenince insan eskisi gibi olamıyor. Birinden daha az birinden daha çok ama etkileniyor işte.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kuzucum,

      Teşekkürler. Yine de her şeyin normalleşmeye gireceği alışkanlık günleri de oluyor.

      Sil
  11. mezar başında büyüyo yani. aman o büyük köpekler çok korkarım çok.

    YanıtlaSil
  12. su gibi aktı yazı, ardını bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burcu,

      Büyümek, bir kerede kazanılan kazanımlardan değil. Beğenmenize sevindim.

      Sil
  13. Allah rahmet eylesin. Baştan sona kadar okudum. Hele yatılı okul deyince mazi aklıma geldi. Hayat hikayeni çok güzel aktarmışsın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanat Penceresinden,

      Teşekkür ediyorum. Burada olmanız, sonuna kadar okumanız ve yorumlamanız beni mutlu etti.

      Sil
  14. Gerçekten de böyle bir durum büyütür insanı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşamdan Yazılar,

      Bundan gayrisi için bir çözüm yolu aranabilir ama ölüm, o yolun sonu.

      Sil
  15. Sevgili babannem öldüğü gün büyüdüğümü hissetmiştim hem de 5dk'dan daha kısa bir zaman diliminde.
    Büyüdüğümü hissettim çünkü onun bana gösterdiği büyüklükte başka bir sevgi görmeyeceğimi o anda hissettim,Allah onlara rahmet etsin dilerim ki güzel bir rüya ile yarıştırsın kalbinizi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kiremithanem,

      İnsan unutmakla yeniden çocuklaşabiliyor. Teşekkür ederim, daha sık karşılaşmak ümidiyle.

      Sil
  16. Mavi Gören Kız19 Ekim 2021 17:05

    Sırlar dünyasının kapısını aralamışım gibi bir hissiyat....

    YanıtlaSil

Ne düşünüyorsunuz?