Yağmur Sonrası Duyulan Toprak Kokusu
Küçük soğuk odasında büyük bir yatak, yatağın hemen yanında aynalı bir dolap ve dolabın sağ tarafında da babanesinin yorgan-döşekleri bulunuyordu. Yağmurlu bir gündü, dışarıdan gelen göğün yarılma sesi, odanın içine işliyordu. Odaklanması gerekiyordu çünkü yarın önemli bir sınavı vardı. Seslerden uzaklaşmak için kulağına klasik müziklerden birini asıverdi. Odası küçük olduğu için bu odada masa da yoktu. Masa, babanesinin sobalı odasında bulunuyordu. Sobalı oda, sıcak ve masalı olmasına rağmen neden buz gibi olan bu küçük odada debeleniyordu? Çünkü babanesi, uykuda dahi konuşan tiplerdendi. Namaz kılsa duasını dudaklarını şaplatarak okur, televizyon açsa ses ayarlarını en azından 30'a kadar çekerdi. Buz gibi odada masasız çalışmak, bu seslerden fazlasıyla yeğ idi. Bereket versin, bugün çok soğuk günlerden biri değildi. Yatağının üzerine serpiştirdiği kitapları kurcalarken en sevdiği ritimlerden biri çalmaya başladı, Manderinebi. Aynanın karşısına geçip kendi gözlerine odaklandı. Gözlerinin içine sakin ve derince bakıyor, hiç bir şey düşünmüyordu. Kulağına astığı Manderinebi, son ses çalmaya devam ediyordu ki aynaya bu kadar uzun bakmanın aklı oynatabileceğine karar verdi. Çünkü uzun bakışlar sonrası gözü ağzına doğru, burnu gözlerine doğru kayıyordu. Hemen kulaklığını çıkardı ve babaanesinin sesini duydu:
- Fındilli! Fındilli!
Babaannesi ona böyle seslenirdi.
-Gel bakam, elma kestim biraz ısın!
Fısıldayarak söylenmeye başladı. Ama babaannesinin fısıltısı, normal fısıltılardan olmadığı için hala duyulabiliyordu.
- Amağn, Amağn! Bu çocukta hiç akıl yok, buz gibi odada hasta olcek. (Gülümseyerek) Vay Allahım! Çocuk aklı!
Kulaklığını tam zamanında çıkardığına sevinerek babaannesinin odasına doğru koştu. Masanın üstünde kırmızı bir elma duruyordu, yanına da dilimlenmiş muz bırakmıştı. Muzu gördüğü gibi ağzına attı, elmayı da kenara itti. Babanesi odaya girince bir gülmedir tutturdu. Çünkü vefat eden eşinin bol gömleğini çocuğun üzerinde gördü.
- Vay Allahım! Ehi, Ehi, Ehi... Pek yakışıklı olmuşun, dedenin gömleğiyle. Bak sana takkesini de getiriverem.
Babaannesi, hiç erinmeden miras kalan takkeyi hızlıca getirdi ve çocuğun başına iliştiriverdi. Takkenin yanında, eskilerden bir fotoğraf da vardı. Bu fotoğraf, vefat eden eşinin fotoğrafıydı, hüzünlendi:
- (İçli bir şekilde) Ya! Keşke burda olsa da bana yine "Boz Ayı" dese. Ehi ehi ehi... Onu bile özledim, dedi ve ekledi:
- İnsan kendisine "Boz Ayı" denmesini bilem özlüyormuş demek.
Matem havasını dağıtmak isteyen çocuk, dedesinin kıyafetleriyle ayağa kalkıp güldürüklü temaşa havasına büründü ve bağırmaya başladı.
- Gız, Mürüvvet! Ge bakam gıız! Vay boz ayı vay!
Ninesinin güldüğünü görünce beraberce gülüştüler. Temaşa bitince oğlan, yağmurlu havada gezmek üzere şemsiyesini aldı. Şapkasını, kulaklığını, her şeyini tamam edince yürümeye başladı. Yürümekle hem akan bir hayat görüyor hem de daha açık düşünüyordu. Dedesi öleli 3 sene olmuştu. Babaannesi de ölse ne yapardı?
Blog yazarlarının düzenlediği ve benim de heves ettiğim yazınsal bir girişimdir bu. "Kelime Oyunu 7" adıyla birçok blog yazarının kaleminden çıkan hikayeleri okuyabilmeniz mümkün. Üstüne isterseniz bu etkinliğe siz de katılabiliyorsunuz. Anahtar kelimelerimiz: Ayna, şemsiye, gömlek, kırmızı elma ve fotoğraf. Ayrıntılar için yorum bırakmanız yeterli olacaktır.
29 Yorumlar
Merhaba güzel bir hikaye emeğinize sağlık. Etkinlik için detaylı bilgi verirseniz sevinirim.
YanıtlaSilEtkinlik üzerine konuşmadan önce sizinle iletişime geçebileceğim bir adresiniz var mıdır? Blog üzerine size birkaç soru sormak istiyorum.
SilEtkinliğe ilk kez yazıyorum. Etkinlik aynı zamanda etkileşimin de kaynağı. Aşığada yorum yapanlardan, deeptone, isimli arkadaşın yazıları üzerine bu etkinliğe katıldım. Detaylı bilgiler, onun bloğunda, ayrıntısı ile bulunuyor. Şimdiden, çok teşekkür ederim her şey için.
ekledim linkini yazımın yorumlarına, gelcem yine :)
YanıtlaSilgüzel hikaye idi, sevimli, duygusal, fındıllı ve boz ayı hoş laflar olmuş, köyde geçen bir hikaye herhalde, insan hayalinde canlandırabiliyor, odayı, sobayı :)
YanıtlaSilGözlemler ve kurgular üzerine bir hikaye, sağ olunuz. Sanırım bu etkinlik üzerine bir tane daha yazmayı çok isterim. Sizi bulmam benim için güzel bir tesadüf. Sayfanızdaki bütün etkinlikleri okumak üzere şu an girişiyorum işe, haydin ya Allah.
Silgüzel bir hikaye
YanıtlaSilSağ olunuz, size küçük bir önerim var. Yazılarınızın güzelliği kadar okunabilirliği de önemli. Bunun için sitenizi mobil uyumlu bir tema ile tekrar güncellemenizi öneririm. Böylece okur, hızla ve kolayca okuyabilir yazdıklarınızı.
SilNeden benzediğini anladım efenim.
YanıtlaSilGüzel bir hikaye.
Eksik olmayınız, sağ olunuz.
SilÖncelikle etkinlik kapsamında başlığımız Kelime Oyunu şeklindedir. Sonrasında eğer hikayenize isim vermişseniz onu önüne eklemeniz gerekmekte ki etkinliği takip eden arkadaşlar karıştırmasın diye.
YanıtlaSilHikayenizin konusu çok sakin sıcak bir ev hali bu çok güzel. Sıradan bir hayata ayna tutmuşsunuz kaleminize sağlık. Fakat gereksiz yerlerde çok fazla kullanılan virgüller okurken gözlerimi yordu kusura bakmayın. Örneğin: "dışarıdan gelen göğün yarılma sesi, odanın içine işliyordu." cümlesinde virgül gereksizdir. Bazen de nokta yerine bile virgül koymuşsunuz. Yeni bir cümleden önce nokta koymak gereklidir. "Ki" bağlacından sonra virgül gelmez örneğin "ama, veya" gibi kelimelere de konmayacağı gibi. Bugün kelimesi birleşik yazılmalıdır.
Buna benzer birkaç şey okurken beni epey zorladı. Normalde bu tarz detaylara takılmam ama gerçekten çok yoruldum okurken
Eleştirel yorumları seviyorum çünkü düşünmüş bir beyinin somut ifadesidir, eleştiri. Yazım yanlışları, gözden kaçırmış olduğum şeylerdir. Dikkatiniz için sağ olunuz. Yeniden kendimi değerlendirmemin önünü açtınız.
SilGüzel bir hikaye olmuşş :))
YanıtlaSilEksik olmayın. Merak ediyorum, okurken sizi olumsuz etkileyen ne gibi pürüzlere rastladınız? Sizin hikayenize de birazdan geçiyorum.
SilKaloriferin olmadığı, sobalı odadan çıkmak için kendimize meydan okuduğumuz o dönemlerde belki de bizi sıcak tutan bu tür anlardı. :)
YanıtlaSilÇok sıcak ve bizden bir hikayeydi. Kaleminize sağlık. :)
Türkiyenin ortak bir geçmişi var. Geçmiş üzerine söylenen ne var ise müşterek alanlar bulunabiliyor. Gelecek adına müteşerekliğimiz ne ölçüde artar/azalır bilemiyorum. Sağ olunuz.
SilSamimi bir hikaye olmuş. Babaanneyi gözümde canlandırdım. Soba, soğuk oda, seslenmeler sıcaklığı arttırmış.Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilNe buldumsa hayattan onu yazdım.
SilHoş bir betimlemeye sahip güzel bir yazı olmuş. O küçük çocuğun "babaannesi ölse ne yapardı?" kısmı içimi burktu. Elinize sağlık :)
YanıtlaSilYazınızı okuduktan hemen sonra sizi burada görmek çok güzel. Sağ olun.
SilDeğil mi o nine göçüp gittikten sonra diyardan... her yorumda bu doğrulama işi sıkıntı bunu düzeltmenizde fayda var, zaten spam yorumları google engellediği için yorum yapana zahmetten başka bir durum sağlamıyor.
YanıtlaSilSanırım sizi kısmen anlayabildim. Yazarken bir yanlış yaptınız ve silmek üzere yaptığınız hamle ile tuhaf kelimeler çıktı ortaya, bunu ben de hiç sevmiyorum. Nasıl düzeltilir?
SilAyarlar kısmında yorumlar altında doğrulama özelliği var oradan kapatılabilir.
SilDediğinizi yaptım, çok çok sağ olunuz ama sanırım başarılı olamadım.
SilOkuyucu yorumu captcha testi > bu özellik kapalı olması gerekir
SilYorum yapan okuyuculara kelime doğrulaması gösterin
Sağ olunuz, benim de yaptığım o dur. Uğraş ve zahmet verdim, eksik olmayınız.
SilSamimi bir öyküydü. Tasviriniz güçlü. Cümleleri gereksiz detaylara girmeden öz kullanmışsınız. Babaanne ve torun arasındaki bağı hissedebildim. Bu tarz öyküleri seviyorum.
YanıtlaSilEksik olmayınız, hikayenin güzelliği yaşadıklarımın kelimeye evrilmesinden olsa gerektir.
SilCok çok güzel bir hikayeymis.Hikayeyi güzel yapan zaten yaşanmışlıklar..
YanıtlaSilGülten Çapkın,
SilGüzel yorumlardan ziyade siz ve sizlerin evimizin küçük bir odasında yaşanılan bu öyküye şahitlik etmeniz, beni büyülüyor. Teşekkür ederim.
Ne düşünüyorsunuz?