Fiziksel yalnızlığımla beraber iken, aklıma birçok fikir gelir. Fikirlerimi her zaman kağıt üzerine dökemediğim için başı sonu belli olmayan düşüncelerim olur. Bu güne kadar aklıma gelen tüm değerli fikirleri bir köşeye yazıverseydim, şu an o fikirlerden epey ekmek yerdim, düşüncesini aklımdan çıkaramam. Çıkaramasam da fikirlerimi derlemenin güç olmasından dolayı bu iş için herhangi bir faaliyete de geçemem. Bugün, ergenlik konusu hakkında bildiklerimi kısmen pekiştirdim. Yazacaklarımın bir dayanağı olması açısından sınava hazırlandığım, gelişim psikolojisi, isimli kitaptan yararlandım. Alıntılar eşliğinde fikirlerimi toparlama niyetiyle yazıma başlıyorum.
"Günümüzde tarihsel zaman etkisi ile ergenliğe giriş yaşı kızlarda 9, erkeklerde 11 yaşına kadar gerilemiş durumdadır."
Ergenlik yaşının gerilemesi, bireyin erken olgunlaşmasına olanak tanır. İçinde bulunduğumuz zaman dilimine,hız çağı" ismini verebiliyorsak bu gerilemenin de mantıklı bir izahını kendi içimizde bulabiliriz. Yaşanılan her gün, hipodromda at koşturuyormuşcasına geçiyor. Ergenliğin gerilemesi, bu hıza yetişebilmek için gösterilen biyolojik bir tepki olsa gerektir.
"Her zaman, kızlar, erkeklerden iki yıl önce ergenliğe girerler."
Ortaokul yıllarında, kızların neden benden uzun olduklarını bir türlü anlayamazdım. Artık biliyorum, sebebi ergenlik. Bunun şu an için bana herhangi bir faydası yoktur. Fayda, o döneme rast gelen arkadaşlarıma rehber olarak kendini gösterebilir. Çünkü biliyorum ki, bu durum, o yaş aralığı için dert edinilecek bir meseledir. Onlara doğru adımlarla yaklaşabilen bir rehber, ortaokul talebesini büyük bir dertten kurtarmış ya da onun derdine hemdert gözükerek öğrenciyi yalnızlaştırmamış olur.
Tarihsel zaman nedir?
"İçinde yaşanılan zaman diliminin gelişim üzerine etkisidir. 1960 ve 1975 yılları arasında uzay programının ve yarışın yoğun olduğu dönemlerde ABD'deki çocuk ve ergenlerin astronot olmak istedikleri saptanmıştır. Günümüzde cep telefonu ve internetin de insanların gelişimi üzerinde olumlu ya da olumsuz etkileri vardır."
Temsili bir rakam uydurup 1789 yılında ergen olmak ile 2021 yılında ergen olmak isimli bir fikir üretilebilir. 1789 ergeni, yaşanılan yıllar kadar yaşanılan çevre de önemlidir, 2021 yılı ergenine kıyas ile nasıl bir avantaj/dezavantaj durumundadır?
"Ergenlik, beyindeki hipofiz bezinin yumurtalıklara sinyal yollamasıyla başlar.Bu durum salgı bezlerini aktif hale getirerek vücuda yüksek düzeyde hormonların pompalanmasına yol açar."
Mizahı yapılan "hormonlar" konusunun böylece bilimsel bir gerçeklik olduğunu öğrenmiş oluyoruz.
"Hem kadın hem erkekte, hem testesteron(erkek hormonu) hem de estradiol (kadın hormonu) bulunmaktadır."
"Ergenlik döneminde büyüme çok hızlıdır, boy ve kilo olarak çok hızlı gerçekleşir. Bir ergenin özellikle ergenliğinin başında ortalama her ay tüm kemikleri 3 cm uzar. Bu hızlı uzama ergenlerde sakarlığa yol açar."
Ortaokulda beden eğitimi derslerinde ip gibi dizilerek sıraya geçerdik. Sıra, boy sıralaması ile düzenlenirdi. Sıranın en arkasında 2 kişi bulunurduk. Sınıfın en kısası olmamak için parmak uçlarıma çıkar, arkadaşımla boy ölçüşürdüm. Samet'e, o zamanın şartlarına göre epey uzun boylu bir arkadaşıma, hep imrenmişimdir.
Not: Hala imreniyorum.
"Ergenler her ay ortalama 300-400 gr kilo alırlar. Bu hızlı kilo alımına vucüt geç uyum sağladığı için derideki kanallar yağdan tıkanır ve ergenlik sivilceleri oluşur."
Sivilceler. Hangimizin en önemli günlerinde alnımızın tam ortasında çıkmadılar?
"Bütün bunlar olurken en hızlı değişim beyinde gerçekleşir. Beyindeki bu hızlı değişimler soyut düşünmeyi sağlar. Ergenlikteki beyin gelişimine bakıldığında ergenliğin başında beynin duyguları kontrol eden bölümü (amigdala) hakimdir. Bu ergenlerin aşırı duygusal, hassas, çabuk tepki veren kişiler olmasına yol açar. Kararlarında mantık değil, duygular hakim olur."
Ergenlik konusu üzerine düşünmeme sebep olan alıntı budur. O dönemlerde mantık değil, hisler devrededir. Hatırlıyorum, bazı gülünç anılarımda hiçbir mantık yok ama anıları değerli kılan sanırım bu mantıksızlıkdır. Çünkü o dönemlerde arkadaşlarımı güldürebildiğim oranda varlığımı hissediyordum. Onları güldürebilmek için de türlü mantığa ters davranışlara giriyordum. Örneğin, arkadaşlarımı güldüreceksem okul koridorunda çoraplarımı pantolonun üzerine geçiriyordum ya da şanımın yürümesi için, o dönemlerde okulun popüleri deyimi bizim için çok önemliydi, şanı büyük akranlarımla olmayacak işlere dalıyordum. Birçok hatıramın olduğuna inanıyorum. Bu hatıralarımı da zaman zaman hatırlamak ve yad etmek amacıyla yazmayı planlıyorum.
Beden İmgesi
"Bireyin kendi bedenine ilişkin zihninde oluşturduğu tasarımdır. Olumsuz beden imgesi bireyin bedeninde eksik ve fazla yönler bulması, yani kişinin kendini güzel bulunmasıdır.
Değişimin hızıyla beraber birey, ne zaman bu değişeme uğradığını kestiremez ve vücudundaki değişimleri yadırgar. Üzerine tam oturmayan, kaşıntı veren bir kazak gibidir, duyguları. Bu değişimin yalnız kendi üzerinde olduğu sanısıyla psiko-sosyal ilişkilerini kurtarmak adına türlü fikirlere sapabilir. Örneğin, zayıf olamasına karşılık kendisini kilolu sayan bir birey, yemekten içmekten kesilip daha zayıf olmak arzusuna girer. Bu kısa yazılar ve alıntılar, hayatımızın belirli bir evresi olan ergenlik üzerinedir. Unutulmamalıdır ki, sağlıklı bir ergenlik geçiremeyen bireyin tüm yaşantısı, kritik dönemler üzerine kuruludur. Değişmesi imkansız ya da zor durumların başlangıcı, kritik günlerde gizlidir.
0 Yorumlar
Ne düşünüyorsunuz?