Clandras Köprüsü - Uşak - Gezi Rehberi - Tarihi Yerler (Hz. İsa'nın Gökten Bu Kente ineceğine inanılır)

Uşak ilinin Karahallı ilçesinde yer alan Frigyalılar döneminden kalma tarihi bir köprüdür, Clandras Köprüsü. Genel çerçevede insan, uzak diyarların tutkunu olup yakın diyarları es geçer. Yurt dışında bulunan tarihi mekanları görme özlemine düşüp yakın çevreye, herhangi bir duygu yüklemez. Böylece bizler, uzakların ulaşması zor hülyalarına dalıp öz tarihimizden uzaklaşırız. Oysa hemen yanımıza eğilsek, kulak ve göz versek, öğrenilecek ve görülecek birçok şey buluruz.

 Seyahatimiz, hemen yanımızda bulunup yıllarca ayak basmadığımız Clandras Köprüsüne...

Adres: Uşak iline 45 km Karahallı'ya 18 km dir. Karahallı/Uşak

Hedefe ulaşmak için dar ve taşlı yollardan geçiliyor. Elbette ben, bu yollardan geçtimse istikamet üzeri gördüklerimi yazıyorum. Menzile epey yaklaşmışken kıvrımlı, aşağıya doğru uzan bir yola giriyoruz. Yolun hemen sağında, dağların arasında, ova üzerine kurulan bir köy ile karşılaşıyoruz.

 Köprünün Banaz Çayı üzerine yaklaşık 2500 yıl önce kurulduğu söylenir. Köprünün iki ucu, dağ kayalarının yarı beli üzerine oturtulmuştur. Uzunluğu 24 metre, derinliği 17 metre, eni 1,75 metredir. Taşların yüzleri kalemle işlenmiş ve kemerlerin iri taşları zıvanalı olarak birbirine iyice kenetlendirilmiştir. Kemeri kasnak biçimindedir.

 

 Arabamızı park ettikten sonra etrafı, simgeler ve oklar tarifiyle inceliyoruz. Köprüye ulaşana kadar küçük bir gezinti yapıyoruz. Arabamızı park ettiğimiz yerde piknikte yapılabiliyor. Kubbe şeklinde birçok kamelya bulunuyor. Okları takip edip köprüyü görünce küçük bir hayal kırıklığına uğruyorum. Çünkü, sosyal medya üzerinden gördüklerimizin yalnızca en iyi açılardan çekilmiş fotoğraflar olduğunu görüyorum.

(Bkz: 1.fotoğraf) Hayal kırıklığım kendini keşife ve meraka bırakıyor. İnternet üzerinden gördüğümüz birçok yere ayak basmamızın şart olduğunu düşünüyorum. Köprünün önemi, orada bulunan bir tabelada yazıyor. Ne gördümse aynısını buraya yazıyorum:

"Clandıras Köprüsü olarak bilinen yapının Orijinali su kemeridir. Roma döneminde yapıldığı tahmin edilen su kemeri yaklaşık 1 km ilerideki antik Pepouza kentine su taşıyan kanalların başlangıcında yer alır. Kayalara kazılarak oluşturulmuş bulunan su kanalları günümüzde bariz olarak takip edilebilmektedir. Helenistik devir mimarisi gösteren oldukça dar ve tek kemerli bir yapı olup şu anda sapasağlam ayakta durmaktadır.  Su kanalları nehrin batıya doğru akıntısı yönünde sağ tarafa akmaktadır. Kanallar antik Papeuza antik kentine ulaşmaktadır. 3 km sonunda, yine vadi içerisinde sarp ve dik kayada kaya sığınakları ile orta noktada bulunan çok büyük bir mağara içinde kerpiçten yapılmış ve bugüne kadar dayanabilmiş küçük bir kilise vardır. Kilisenin bulunduğu bu mağaraya ulaşmak zor ve tehlikelidir. Su kemerinin önemi antik Papeuza kentinden gelmektedir. Bu şehir Hristiyanlığın kaybolmuş mezheplerinden Montanizm'in başkentidir. Bu mezhepin mensupları yöreyi kutsal bir bölge olarak kabul etmiş ve buraya yerleşmişlerdir. Hatta Hz. İsa'nın gökten bu kente ineceğine ve inananlarında "Ömerçalı Dağı"ndan bu olayı izleyeceklerine inanmışlardır. Lidyalılar döneminde "Kral Yolu" üzerinde yapılan bir köprü olduğu da söylenmektedir."