Dil ve Kültür Arasındaki İlişki Nedir? - Siyah Ekran | Dergi

Dil ve Kültür Arasındaki İlişki Nedir?

Dil ve Kültür Arasındaki İlişki


Kültür, faal insani eylemlerimizin geçmişten bu güne yorumlanmasıdır. Heriot ise kültürü, “Bireyin bildiklerini unuttuktan sonra aklında kalan şeylerdir” şeklinde tanımlamıştır.

  Kültür yelpazesi çok geniştir. İçerisinde: tarihini, sanatını, bayramlarını, şarkılarını… Barındırır. Bunlar, yaşayan kültürün izlerini taşır. Bir milletin asırlar boyu yaşanmışlıklarının damıtılmış bir özetine dönüşür.

” Kültür, yeme, içme, giyim-kuşam, eğlence, iletişim biçimi, sevgi, saygı, inanç… Gibi hayatın her safhasında insanı kuşatan duygu ve düşüncenin yaşama yansıyan halidir. Tüm bu duygu ve düşünceler, dilin imkanlarının kullanabilmesiyle başkalarıyla paylaşılır, görünür kılınır, kabul görüp yaygınlık kazanır.”  Bu pencereden bakar isek kültür, kendini varlığını en çok dile borçludur. Dil ile anlam bulmuş ve dil ile gelenekselleşmiştir. Kültür, insani iletişimin kabul görmesiyle ve kendi benliğinin bu olduğunu düşünmesiyle hayat bulmuştur…

“Dil, en etkili kültür aktarıcısıdır. Sözlü ve yazılı kültür ürünleri dil aracılığı ile nesilden nesile aktarıla gelmiştir. Gelecek nesiller, dillerini öğrenmekle sadece ana sözcükleri öğrenmekle kalmıyor, aynı zamanda atalarından kalan karakteristik yaşam biçimlerini, içinde yaşadıkları toplumun kendine has özelliklerini de öğrenmiş oluyorlar.”

     Diline gereken önemi vermeyen toplumlar, kültürlerini kaybettikleri gibi, kültürüne sahip olmayanların da dillerini dinamik tutma  seçenekleri ortadan kalkar. Bir milletin dili ne kadar zengin ve işlekse, o milletin kültürü de o kadar canlı ve dinamiktir. Bu bütünlük içerisinde milleti millet yapan yegane unsur, dili ve kültürüdür. Bu özellikler milletin, öz varlığının ışığıdır. Bu öz varlık ile kendi menzilinde ilelebet ilerleyebilecek güce sahip olur. Bu yol üzerinde ilerleyebilmek için aktarım çok önemlidir. Aktarımın en kuvvetli aktarıcısı ise edebiyattır. Edebiyatımızda kendimize has deyimlerimiz, ata sözlerimiz, manilerimiz, türkülerimiz… Mevcuttur. Bu mevcudiyet, gelecek kuşakların geçmişiyle bağ kurması için kurulmuş bir köprüdür. Bu köprüdür ki, asırlar boyunca ayakta kalmış bazen depremler görmüş ama yıkılmamıştır. Her şey bu özde saklıdır, kelimelerin özünde…  En kısa özetiyle Dil ve Kültür, birbirinden ayrılamaz iki kardeş coğrafyadır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar